29 Kasım 2012 Perşembe

Fitoöstrojenler

Aşağıdaki fotoğrafta üç farklı tohum var. Hangi bitkilere ait olduğunu tanıyabildiniz mi? 


Birincisi soya fasülyesi (Soja hispida=Glycine max), ikincisi çemen (Trigonella foenum-graecum), sonuncusu ise keten (Linum usitatissimum) tohumunun fotoğrafı. 

Peki bu üç tohumun bu yazıda işi ne veya ortak yanları nedir?
Bu üç tohum da aynı etkiye sahip farklı kimyasal maddeler içeriyor. 

Bu tohumlar fitoöstrojenik. Yani vücuda alındıklarında, insanlarda bulunan kadınlık hormonu olarak bilinen östrojene benzer etkiler meydana getiriyor, östrojenin bağlandığı reseptörleri bile kandırıp kendileri bu reseptörlere oturuveriyorlar. 

Peki sonra ne oluyor ya da bu neye sebep oluyor?
Yapılan çalışmalar fitoöstrojenlerin menapoz şikayetlerini ortadan kaldırmada, kalp rahatsızlıklarında, kemik erimesinde ve bazı kanser türlerinde (özellikle meme, kolon, prostat kanserlerinde) etkilerinin bulunduğunu gösteriyor. 


Vitex agnus castus (hayıt) yaprağı
Fitoöstrojenik bitkiler incelendiğinde karşımıza bu etkiyi meydana getiren farklı kimyasal madde grupları çıkıyor (izoflavonlar, kumestanlar, prenil flavonoitler ve lignanlar gibi). 


İşte yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz soya fasülyesi izoflavonlarca, keten tohumu ise lignanlarca zengin. Ülkemizde de soya fasülyesi, kara yılan otu (Black Cohosh, Cimicifura rasemosa) ve hayıt (Vitex agnus castus) bitkilerinden hazırlanan ürünler gıda desteği ve bitkisel ilaç olarak satılıyor.  

Şimdi gelelim bu yazının fikir babasına... Prof. Dr. Ahmet Başaran'ın bu konudaki kapsamlı bir makalesi google'da bugüne kadar yaptığım her aramada ilk sırada karşıma çıkmıştır. Bu sebeple fitoöstrojenler ile ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyenler için: 
http://www.eczfakder.hacettepe.edu.tr/Arsiv/EskiDergiler/07_2005/05.pdf

19 Kasım 2012 Pazartesi

Laboratuvardan Fotoğraflar-Yaprak Anatomisi


Öğrenciliğimde farmakognozi laboratuvarında en sevdiğim haftalar mikroskobi çalıştığımız haftalardı. O zaman okulumuz laboratuvarlarında aynalı, monoküler mikroskoplar kullanılırdı. Aradan 10 seneden fazla geçmesine rağmen salgı tüylerini incelediğimiz hafta bulunması gerekenlerin yarısını bile bulamadığımı çok net hatırlarım. Şimdi okulumuzda Leica marka binoküler ışık mikroskopları kullanıyoruz. Ama hala öğrencilerin en zorlandığı hafta yaprak doku/elementlerini ve salgı tüylerini incelediğimiz hafta. 

Föy çizimleri pek de yeterli olmuyor bu üç boyutlu görüntüleri tasvir etmeye. Ben de laboratuvar sonrasında çektiğim birkaç fotoğrafı ve kaynaklardan aldığım hoşuma giden görselleri ekliyorum.

Epiderma hücreleri
Bu fotoğrafta Menthae folium'a (nane yaprağına) ait epiderma hücreleri görülüyor. Epiderma hücreleri bu bitkide yap-boz parçaları gibi girintili çıkıntılı. Bu hücreler, klorofil içermediğinden şeffaf görülüyor. Ama alttaki palizat parankiması klorofil taşıdığından dokuda hafif yeşilimsi gözüken alanlar var. 
Dokunun sağ üst kısmında bir stoma görülüyor. Menthae folium Labiatae (Lamiaceae) familyasındaki tüm bitkiler gibi diasitik stoma taşıyor. (Diasitik stoma stoma eksenine paralel iki stoma komşu hücresi taşıyan stoma tipi)


Epidermada stomalar ve salgı tüyü


Burada yine nane yaprağında epiderma hücreleri arasında bolca stoma bulunduran bir doku parçası var. Stomaların diasitik olduğu burada daha net belli oluyor (resmi daha büyük görmek için üzerine tıklamayı unutmayın). Sağ alt köşede sönmüş bir balon gibi görünen de Labiatae (Lamiaceae) tipi salgı tüyü. (Bu salgı tüyünün özelliği 8 adet baş hücresi, 1 adet sap hücresi taşıması. Tam üstten görüldüğünde böyle küremsi şekilde. Tabanda yer alan sap hücresi tam ortada net bir yuvarlak şekilde görülüyor.)   



Palizat parankiması





Burada yapraktaki epiderma tabakasının altında temel dokunun elemanı olan palizat parankimasını görüyoruz. Palizat parankiması hücreleri fotosentez yapabilen (klorofil taşıyan) hücreler. Silindir şeklinde ve çok sık dizilişliler. Üstten bakıldığında silindirin yuvarlak kısımları gözüktüğünden yan yana duran baloncuklar gibi görülüyorlar. Görüntüde üst kısımda palizat parankiması hücreleri parçalanmış bu sebeple sadece üst tabakadaki epiderma hücreleri görülüyor.  
Sünger parankiması
Yaprakta gözlenen diğer parankimatik hücreler palizat parankimasından bayağı farklı görünüşte. Kollu hücreler birbirine ağsı bir şekilde tutunuyor ve aralarında geniş boşluklu alanlar var. İşte bu tabakaya sünger parankiması adı veriliyor. Mikroskobik incelemede en zor görülen dokulardan biri...



Aşağıda Labiatae ve Compositae familyası bitkilerinde gözlenen salgı tüylerinin fotoğraf ve çizimleri var.


Labiatae tipi salgı tüyü yandan görüldüğünde 4 baş hücresi ve bir sap hücresi net gözüküyor (soldaki fotoğraf). Bir alttaki çizimde hem yandan hem üstten görünüşü resmedilmiş zaten.


Labiatae ve Compositae tipi salgı tüyleri

Çizimde sağda yer alan ise Compositae (Asteraceae) familyasında görülen salgı tüyü. Yandan görünüşte iki sıra genişliğinde ve birkaç sıra yüksekliğinde olduğu görülüyor. Üstten görünüşte ise iki sıra hücre ve altındaki sap hücresi görülebilir. 

Epidermada Labiatae tipi salgı tüyleri
Burada (sağdaki fotoğrafta) yine nane yaprağı epiderması üzerindeki Labiatae tipi salgı tüyleri görülüyor. 

Bu haftaki çalışmanın son drogu Solanaceae (Patlıcangiller) familyasından Hyoscyami (Banotu) folium (yaprağı). Bitkide familyaya özgü salgı tüylerinden ikisini görmek mümkün:
1. Sol fotoğraftaki başı çok hücreli, sapı çok hücreli salgı tüyü
2. Sağdaki ise başı çok hücreli sapı tek hücreli salgı tüyü. 


Kısaca bir yaprakta görülen tabakalar; stoma ve salgı (ve örtü) tüyü bulunduran epiderma, palizat parankiması ve sünger parankiması (palizat ve sünger parankimasının bulunduğu kısma topluca mezofil adı veriliyor). Bunlar arasında iletimden sorumlu iletim demetleri ile yaprakta sentezlenen kalsiyum okzalat kristalleri de görülebilir tabii... Bir başka yazıda da onlardan bahsetmek gerek sanırım...


Bu yazıyla ilişkili olarak yaprak kesitinin anlatıldığı yazıya da göz atabilirsiniz: http://kognozi.blogspot.com/2012/10/yaprak-kesiti.html

15 Kasım 2012 Perşembe

Erdem Yeşilada'dan İyileştiren Bitkiler

Eczacılık öğrenimimin ilk yılı, 1999 baharı. Botanik dersi alıyoruz, meslekle ilgili ilk ciddi dersimiz. İlk kez üç-beş yıl önce katıldığım Kırsal Çevre Derneği'nin Dendroloji (Ağaç bilimi) Okulu'nda duyduğum terimler, konular havada uçuşuyor. Nicelerini, bir sürü Latince terimi, bir sürü yeni bitkiyi öğreniyoruz. Bitki, liken, familyalar, mantar, orkide derken son haftalarda yeni bir hocayla tanışıyoruz. Biz daha tedavinin, ilacın ne olduğunu bilmezken bize olabildiğince anlaşılır hale getirdiği "Geleneksel Tedavi Sistemleri" konusunu anlatıyor. Sınavda ise hepimizi epey zorluyor, hiç birimiz adını unutmuyoruz; Prof. Dr. Erdem Yeşilada...
19. BİHAT'ta posterleri gezerken


Ezberlemeyi hiç sevmediğim ama doğa ile iç içe olduğundan çok zevkle dinleyip çalıştığım bu ders mesleğim oluyor sonra, o hoca ise bölümde en çok sevdiğim hocalardan birisi. Hafta sonlarında Ankara Eczacı Odası'nın düzenlediği meslek içi eğitim programlarındaki fitoterapi eğitimlerine katılıyoruz eşimle, kayıtlı filan da değiliz aslında. Biz asistanlık yaparız size hocam diyoruz ama asıl amaç eğitimi veren (Prof. Dr.) Ekrem Sezik ve (Prof. Dr.) Erdem Yeşilada'nın bilgilerinden ne kadar faydalanırsak kardır düşüncesi... 



Kitabın evimizdeki ilk günü, kahve ve sardunya kokulu

Erdem Hoca'mın İyileştiren Bitkiler kitabının çıktığını duyar duymaz Çağlar'la internetten sipariş verip beklemeye koyulduk. Kitabımız elimize ulaştığında pek de sevinçliydik. Kişisel koşturmacalarım sebebiyle ancak dün gece açabildim sayfalarını. Ve saatin gece yarısını geçtiğini çok sonra fark ettim. 




20. BİHAT'ta bir öğle yemeğinde, sohbet koyu...

Çok uzun zamandır tanıdığınız birinin yazdıklarını okurken o konuşuyor gibi gelir mi? Onun sesini duyuyor gibi, onun vurguları ile okur musunuz cümlelerini? İşte ben tam böyle hissettim, sanki hoca ile öğle yemeği masasındayız hoca bize güncel bir konudan bahsediyor arada bir fıkra anlatıyor, gülüşüyoruz gibi... Aslında hoca bölümdeyken (2005 yılından bu yana Yeditepe Üniversitesi'nde çalışmakta Erdem hoca) ne çok şey öğrenmişiz ondan, ne çok paylaşmış bizimle... Ve düşündüm sonrasında; ne mutlu dedim, herkes okuyacak bu güzel bilgileri, herkes öğrenecek. En yakınlarımı düşündüm, bitkiler hakkında (doktoramı bitirmeme rağmen) bana değil televizyonda çıkan herbalist lakaplı insanlara inanan yakınlarıma bu kitaptan hediye edeceğimi düşündüm. Çağlar, bu defa bayağı fazla sayıda sipariş vermen gerekecek galiba :)

Kitabın dili öyle anlaşılır, öyle akıcı ve öyle tatlı ki, bir yandan bilgilenirken bir yandan sohbet havasında akıp giden cümleler arasında esprilere fıkralara rastlayıp gülüyorsunuz. Yeşilada önce kitabının amacını anlatıyor: "Bu kitapta, basit bir şekilde filanca bitki şunlara iyi gelir şeklinde bir listeleme yapmayı tercih etmeyeceğim. Onun yerine sağlığımızı korumak, hastalıkların önlenmesi ve tedavisi amacıyla bitkilerden ne şekilde yararlanabileceğimiz konusunda daha rahat karar vermenizi sağlayabilmek için, mevcut bilimsel bulguları güncel bulgular ile birlikte yorumlayarak sizlere aktarmaya çalışacağım. Bu konuda çok yararlı olabileceğini düşündüğüm saha çalışmaları veya klinik deney sonuçlarını sizlere mümkün olduğunca basit bir dille yorumlamaya çalışacağım."

Kitabın kapağında 75 özel reçete yazısını görünce kitapta bitkisel çay karışımı tarifleri olacağını sanmış ve hayli yanılmışım. Yeşilada önce "Bitkilerle  Oyun Olmaz" diyor,  internet, aktar ve medya tıbbının halkta yarattığı bilgi kirliliğini, bitkilerin de zararlı, zehirli olabileceğini anlatıyor. Sonra Hangi Hastalıkta Hangi Bitki Etkili, Gıda Destekleri Nerede, Ne Kadar Etkili, Özel Dönemler ve Durumlar İçin Özel Bitkiler bölümleri geliyor. Aralarda yeşil renkli uyarı ve öneri metinleri ile konu hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek de mümkün. 

Kitap indeksi ile birlikte 383 sayfa. (Az önce indekse hızlıca bakarken kara kokoş olarak algılayıp bir kahkaha patlatmama sebep olan meğer kara kohoş'muş-Black Cohosh.) Kitabın samanlı kağıt olması çok hoşuma gitti benim, hem daha kolay okunuyor hem de güzel kokuyor. Hayy Yayınları'ndan çıkan kitabın etiket fiyatı 27 TL ama internetten daha ucuza almanız mümkün. Daha uzun yazamayacağım, zira karanfil yağının uçuklarda etkisi okunmayı bekliyor (syf. 43). 

not: BİHAT (Bitkisel İlaç Hammaddeleri Toplantısı) 2 yılda bir düzenlenen farmakognozi, farmasötik botanik, fitoterapi ile ilgilenenleri ve bu alanlarda çalışanları alanın duayenleri ile buluşturan bir kongredir.

10 Kasım 2012 Cumartesi

Acta Plantarum

Geçen akşam Çağlar elinde bir tohumla geldi yanıma, kekik kavanozunun içinden çıkmış bir Asteraceae (papatyagiller) meyvesi kendisi. (Aken tipi bir meyve bu, meyve kabuğu olgunlukta açılmıyor, basit kuru meyvelerden.) Aynı familyada bulunduğu ayçekirdeğine nasıl da benziyor değil mi?

Meyve o kadar güzel ki fotoğraf makinasını alıverdik elimize, 3-5 fotoğrafını çektik hemen. Sosyal medyada fotoğrafları paylaşımımızla arkadaşımız Esra'nın (Uzm. Bio. Esra Ergin) bitkiyi teşhis etmesi arasında 3-5 saniye vardır sanırım. 

Teşhisi Crupina crupinastrum'idi. Ben ilk defa duyduğum bu türün ismini google'ladığımda karşıma güzel çiçek fotoğraflarının sonrasında pek de güzel olan bir web sitesi çıktı. Ben de hemen bağlantı arşivine ekledim sitenin adresini. Site Acta Plantarum, (Çağlar sitenin adını ilk duyduğunda dergidir o ya demişti :))

Meyve ve tohum fotoğraflarına giden bağlantı: 

Buradan da familya ve bitki adıyla bitkinin genel görünüş, çiçek, yaprak fotoğraflarına ulaşabilirsiniz: 

Sitede familyalara göre bitki meyve ve tohumların fotoğrafları yer alıyor. Bence görsel bir şov olmanın yanında arşivleme sırasında gözden kaçırdığımız bir ayrıntının -bitkinin genel görünüşünün yanı sıra meyve ve tohumlarının- da önemini vurguluyor site. Aslında Acta Plantarum ana sayfasında gezdiğinizde karşınıza başka sürprizler de çıkıyor örneğin Acta fungorum veya liken fotoğraflarının bulunduğu arşiv gibi... Güzel bir site, bolca görsel malzeme var, İtalyanca olması şimdilik en büyük dezavantajı, ama google chrome kullanıcıları zaten Türkçe çeviri yaptırıp gezebiliyorlar sitede... 

Herkese şimdiden iyi gezmeler :)
Bitkimiz de bu güzelmiş: Crupina crupinastrum