16 Temmuz 2014 Çarşamba

Kozmetik Alırken...

Kozmetik alırken; fiyatı ne olursa olsun kullandığı markadan şaşmayanlardan mısınız?

Yoksa eşden-dosttan, kuaförden, filanca kozmetik dükkanı çalışanından aldığınız öneri ile ürün alıp kullanıyor musunuz?

İnternet, radyo ve televizyonda satılan kozmetik ürünlerden sipariş verip gelir gelmez kullanmaya başlayanlar siz de dikkatle okuyun:

"Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK), kozmetik denetimleri kapsamında, ihbar ve şüphe üzerine yapılan incelemelerde, "merdiven altı" ve taklit ürünlerin insan sağlığını tehdit eden maddeler içerdiğini tespit etti. Sağlık Bakanlığı'nın denetlediği 5 binden fazla üründen hemen hemen tümünün güvensiz ve mevzuata aykırı olduğu belirlendi.


Güzelleşmek için kullanılan yüz maskesi, kil ve krem gibi cilt bakımı için kullanılan ürünlerin çoğunda mikrobiyal üreme ve kurşun gibi bazı zararlı kimyasallar tespit edildi. Ayrıca bazı kimyasalların da limitin üzerinde olduğu belirlendi. Ağda sonrası bakım kreminde, kozmetik mevzuatına aykırı "Diklofenaksodyum" adlı ilaç etken maddesi tespit edildi. Denetimlerde, piyasadaki çok sayıda taklit parfümle ilgili de işlem yapıldı. 

TİTCK Kozmetik Denetim Daire Başkanlığı'nca bu yılın mart-haziran döneminde toplam 5 bin 338 kozmetik ürün denetlendi, bunların 518'inin teknik düzenlemeye aykırı, 4 bin 727'sinin ise güvensiz olduğu tespit edildi. 

Teknik düzenlemeye aykırılık gerekçesiyle toplam 225 bin 447, güvensizlik gerekçesiyle toplam 105 bin, mevzuat çerçevesinde ise 90 bin lira para cezası uygulanarak, toplam 420 bin 447 lira para cezası kesildi."

Haberi bloga koyma sebebime gelince, 
  • Lütfen aldığınız gıda maddeleri için ne kadar özen gösteriyorsanız aynı özeni cildinize temas edecek kozmetik ve dermokozmetikler için de gösterin. 
  • Güvenilir markaların ürünlerini kullanın, karıncanın yağı, salyangozun sümüğü diye pazarlanan ürünlere kanmayın. Bu ürünler bu kadar etkili olsalar iyi firmaların bu ürünlerle harika preparatlar yapacağını hepimiz düşünebiliyoruz değil mi?
  • Eczaneler ve büyük kozmetik firmalarının dükkanlarındaki güzellik uzmanlarından danışmanlık almaktan çekinmeyin. 
  • Cildinize uygulayacağınız her ürünün derinizden geçerek bedeninize girebileceğini hatırınızdan çıkarmayın. 
Haber Anadolu Ajans'dan, ayrıntılar için link:  http://www.radikal.com.tr/saglik/bu_kozmetiklere_dikkat-1201958

11 Temmuz 2014 Cuma

Taze Çimen Kokusu

Geçen sabah okula girerken bahçe ve tüm koridor taze kesilmiş çimen kokuyordu. Bir tazelik bir ferahlık, işte güne güzel başlama sebebi... 



Sonra aynı gün tesadüfen aşağıdaki infografik çıktı karşıma. Taze kesilmiş çim kokusunun sebebi nedir?

İngilizcesi pek de anlaşılır. Ama İngilizce bilmiyorum diyenler için kısaca çevirisi: Çim, normalde de etrafa uçucu organik maddeler yayar ama kesildiğinde bu koku çok daha belirgin ve fark edilir olur. Açığa çıkan maddeler yeşil yaprak uçucuları olarak adlandırılabilir (bizde böyle bir terim kullanılmıyor). Bu kokulu karışımda temel bileşen olarak genellikle 6 karbonlu aldehit ve alkoller yer alıyor. 


Çim kesildiğinde, yapısındaki enzimler yağları parçalıyor, böylece linolenik ve linoleik asit açığa çıkıyor. Daha sonra bu maddeler de yine enzimlerle 6 ve 12 karbonlu olan daha küçük parçalara bölünüyor. Bunlardan en yüksek miktarda bulunan hekzenal ve asetatı. 

(Z)-3-Hekzenal taze kesilmiş çim kokusunu veren asıl madde. İnsan burnu bu maddeyi milyarda 0.25 oranında bile (ppb) algılayabiliyor. Ancak molekül dayanıklı değil ve çabukça yaprak kokulu aldehit olan (E)-2-hekzanal'e dönüşüyor. 

Neden bu maddeler üretiliyor? 
Çünkü çimler kesildiğinde açığa çıkan bu maddeler çevredeki diğer bitkilerin savunma sistemlerini uyarıyor. Bitkide kesik etrafında yeni hücrelerin üretimini uyarıyor; kesilen kısımda antibiyotik gibi etki göstererek enfeksiyonların oluşmasına engel oluyor.

Mis gibi çim kokulu serin sabahlarda kuş sesleri altında bir hamakta sallanmak bu ara hepimizin ortak isteğidir sanırım. Herkese yakın tarihte kavuşacakları güzel bir tatil diliyorum.

8 Temmuz 2014 Salı

BONZAİ

Prof. Dr. Mehtap Uysal'ın Ankara Eczacı Odası Yayın Organı olan DOZ Dergisi için derlediği yazısının özetini okudum az önce. Yazıyı yayınlamam için izin veren sevgili hocama teşekkürler. Bu güzel yazıyı sizlerin de bonzaiden haberdar olmanız için paylaşıyorum. Buyrun bu adını sıkça duyduğumuz bonzai neymiş ne değilmiş bir okuyup bilgilenelim:

Sokaklarımızdaki yeni tehlike ; BONZAİ ...!

Bonzai ve aslında doğru yazılışı ile BONSAİ Japonca bir sözcüktür ve tepsi (tabak) anlamına gelen "bon" ve bitki anlamına gelen "sai" sözcüklerinden türetilmiştir. Saksıdaki ağaç veya bitki anlamına gelir. Bonsai, yaşayan ağaçlara duyulan saygıyı ve bu ağaçların yaşamasını konu alan bir sanattır. Bonsailer minyatür olmalarına rağmen çevremizde gördüğümüz ağaçlardan hiçbir farkları yoktur. Özenle seçilen ağaç dalları, budanarak ve ilgiyle yetiştirilerek minyatür ağaç görünümü kazanır. Japonların doğaya olan tutkularının yaşamlarına yansımış şekli olarak kabul edilen “Bonsailer” şehirlerde insanların doğaya olan özlemlerini minyatür olarak karşılamaktadırlar. Özgün özelliklere sahip bonsailer çok yüksek fiyatlara alıcı bulabilmektedir fakat tüm bunların tam aksine BONZAİ isimli uyuşturu ölümcül ve çok ucuz olarak bulunabilen bir bileşiktir. Muhtemelen basit bir bitki ya da ot içerikli uyuşturucu çağrışımı yapmak için belki de çok düşük (minyatür.!!) dozlarda bile inanılmaz tehlikeli ve ölümcül etkiler yaratabildiği için sokaklarımızda gençlerimizi bekleyen bu yeni uyuşturucunun adına bonzai denmiştir. 



Yasa dışı satışını artırmak için kullanılan söylemlerin aksine ve etkileri esrarın etkileri ile özdeşleştirilse de bonzai, kesinlikle esrar türevi değildir! Esrar davetleri, “sigara gibi bir şey” denilerek yapılır. Şu anda da bonzai davetleri “esrar gibi bir şey” denilerek yapılmaktadır. Bonzai doğal bir ot ya da bitki değildir! Sentetik bir bileşiktir. Bonzai, aslında çok da yabancı değil fenazepam adlı bir benzodiazepin grubu bir ilaçtır. Epilepsi, alkol bağımlılığının tedavisi ve uykusuzluk gibi bir dizi sorunun tedavisinde başvurulan fenazepam, tıp dünyasında cerrahi girişim öncesi anestezinin etkisini arttırmak, anksiyeteyi azaltmak amaçlı da yer bulmuştur. Son yıllarda fenazepam, bu amacın dışına çıkarak sokağa inmiş ve İngiltere, Finlandiya, İsveç gibi Avrupa ülkelerinde, Amerika’nın Georgia ve Lousiana başta gelmek üzere farklı eyaletlerinde ve ne yazık ki ülkemiz gençleri arasında yayılmaya başlamıştır. Bonzai (FENAZEPAM) sentetik bir benzodiazepin türevi ilaç olması nedeniyle yasa dışı olarak çok ucuza, kolayca üretilebilmekte ve satılmaktadır. Bu nedenle kullanımı hızla yayılmakta olan ama ölüme kadar giden sonuçlar yaratabilen çok tehlikeli bir uyuşturucu ve bağımlılık yapıcı bir maddedir. 

Yaygın olarak bilinen diğer bir yanlış ise, bonzai isimli bu uyuşturucunun sentetik cannabinoid olduğudur . Fakat 25 Mayıs 2014 tarihli 28893 sayılı Resmî Gazete’de de yayınlandığı üzere uyuşturucunun asıl adı Phenazepam (7-Bromo-5-(2-chloropheny 1)-1,3 -dihydro-2H-1,4-benzodiazepin-2-one)’dır ve Türkiye’ye sokulması ve satışı yasaklanmıştır. İnternet üzerinde bonzai ile ilgili pek çok yanlış bilinen isim mevcuttur. Diğer sentetik uyuşturucular ile sıklıkla karıştırılan fenazepam günümüzde pek çok ülke tarafından yasaklanmıştır. 

Fenazepam’ın biyolojik olarak yarılanma süresi 60 saattir. Bu santral sinir sisteminde etkili olan bir ilaç için oldukça uzun bir yarı ömürdür; 1 miligram alınırsa, 60 saat sonra kullanıcının kanında hala yarım miligram fenazepam bulunmaktadır. Bu durum ilacın etkilerinin uzun süre (3-4 gün) neden devam ettiğini açıklamaktadır. Fenazepam’ın gençler arasında tedavi dışı kullanımının giderek arttığı 2011 başlarında kesinleşmiştir. Ölümler artınca önce İngiltere’de, ardından A.B.D. ve İsveç’te kontrole tabii tehlikeli maddeler sınıfına sokulmuş ve ithalatı yasaklanmıştır. Ancak Rusya’da reçeteye tabii olmasına rağmen, eczanelerden serbestçe satın alınabilmesine bir de internet üzerinden yasadışı eczaneler eliyle tablet ya da kristal toz şeklinde posta yoluyla dağıtımı eklenince bağımlı sayısı giderek artmaktadır. Uyuşturucu mafyası yasa dışı laboratuvarlarda büyük miktarlarda saf fenazepam üretmekte ve satmaktadır ve bu ürün ne yazık ki Bonzai adıyla ülkemiz uyuşturucu piyasasına da girmiştir.

Tek bir kristali kadar kullanıldığında bile etkisini göstermeye başlayan maddeden bilerek ya da bilmeyerek daha fazla kullananlar, tek dozu, diazepamdan (Diazem) on kat güçlü fenazepam yüzünden yaşamını tehlikeye sokmaktadırlar ve bu durum genellikle hastane morglarında sonlanan bir yolculuğun başlangıcını oluşturmaktadır. 

Fenazepam’ın yan etkileri çok olmakla birlikte en bilinenleri ve sık rastlananları baş dönmesi, koordinasyon kaybı, uyuşturma ve ileriye dönük hafıza kaybıdır Ayrıca, ilacın kesilmesi durumunda, huzursuzluk, anksiyete bozukluğu, uykusuzluk, nöbet geçirme ve son olarak ölümle sonuçlanabilecek kontrolsüz havalelerin geçirilmesi olasılık dahilindedir. Tepkiler ve kullanımlar diğer benzodiazepinler ile benzer sonuçlar göstermektedir. İlacın yaşlılar, çocuklar, alkol bağımlısı bireyler veya gebelik esnasında kullanımı akıl hastalıkları gibi birden fazla temel hastalığa kaynak olabilir. Her ne kadar uzun süreli tedavilerde kullanılması önerilmese de, bazı hastalarda uzun süre kullanımı gerekebilir. İlaç diğer sinir depresanları ile birlikte aynı anda asla alınmamalıdır. İngiliz Ulusal İlaç rehberi, bu ilacın en fazla bir ay kullanımını önermiştir.

İlaç ABD’de kontrollü maddeler yasasında IV sınıf olarak nitelendirilmiştir. Bu kapsamda ilaçlar, bilinç kaybı oluşturan, bağımlılık yapıcı bileşikler arasına girmektedir. ABD’nin Louisiana eyaletinde ilaç ile ilgili olarak eyalet valisi Bobby Jindal, ilacın yasaklanması konusunda bir yasayı onaylamıştır. Fakat, ilacın Zannie adı altında bir sprey olarak yeniden piyasaya sürüldüğüne dair raporlar üzerine yapılan kontrolde, böyle bir ürünün piyasaya sürüldüğü tespit edilmiş ve bu üründe piyasadan kaldırılmıştır. İlacın tedavi amacıyla kullanımı reçeteli olarak ABD’nin tüm eyaletlerinde yasal olmasına rağmen, reçetesiz olarak satışı yasaktır. İlaç İngiltere’de C sınıfı bir ilaçtır. 22 Temmuz 2011 tarihinde ilacın ithalatı yasaklanmıştır. Ancak 23 Nisan 2012 tarihinde kullanımı yasal olarak yeniden tartışma konusu olmuştur. Sonunda ilacın ikinci bir ilaç olarak kullanımı 13 Haziran 2012 tarihinde yasaklanmıştır. İlaç Norveç’te 2010 yılından bu yana bir narkotik olarak kabul edilmektedir.


Yazıyı sonuna kadar okuyanlara tebrikler, bu yazının üzerine kalan Breaking Bad bölümleri iyi gider sanırım :) 

Ama ben daha da okurum diyenler için kaynaklar: 
http://tr.wikipedia.org/wiki/Bonzai
** http://www.bilgive.com/bonzai-uyusturucu-fenazepam-phenazepam.html