29 Kasım 2021 Pazartesi

Mekin Tanker'e Veda

6 Kasım 2021 günü Türkiye, farmakognozi ve eczacılık camiasının en büyük isimlerinden birini kaybetti. Kıymetlı Hocamız Prof. Dr. Mekin Tanker covidle savaşında yenik düştü ve aramızdan ayrıldı. 


Cenazenin ardından öğrencileri, dostları, tanıyanları üzüntülerini açılan facebook grubunda paylaştılar. Ankara Üniversitesi düzenlediği anma toplantısı ile hocanın sevenlerini bir araya topladı.


Bugün Prof. Dr. Bilge Şener Hocamdan bir mesaj aldım. Bilge Hoca Mekin Hoca anısına bir veda kitabı hazırlıyormuş. Facebookta yazdığım veda mesajım Bilge hocama ulaşmış (Prof. Dr. Şenay Küsmenoğlu Hocama teşekkürler). Hoca benim de kitap için birşeyler yazmak isteyip istemediğimi sordu. Ben de böyle değerli bir eserde yer alması için hızlıca bir metin yazdım. Artık Amerika'da yaşadığım için kitabın basılı halini muhtemelen görmeyeceğim, elime alamayacağım. Sıcağı sıcağına metni buraya da aktarmak istedim. 

Eczacılık öğrenciliğim sırasında ismini sıkça duyduğum, ama hiç görmediğim Mekin ve Nevin Tanker ile ilk kez 2004 yılında Antalya’da düzenlenen Bitkisel İlaç Hammaddeleri Toplantısı’nda (BİHAT) karşılaşmıştım. İlk defa bir kongreye katılıyor, son dakika mecbur kalınan bir program değişikliği sebebiyle yüksek lisans tezimi ilk gün sunuyordum. Böyle büyük bir kalabalığa, hele de böyle hocalarımızın hocası olmuş değerlerin bulunduğu bir salonda sunum yapmak, benim gibi bir çömez için hiç de kolay değildi. Sunumumdan sonra, soru cevap kısmında hem Nevin Hoca, hem de Mekin hoca söz aldılar. Ben heyecandan titrer, hata mı yaptım acaba diye düşünürken, onlar öyle kibar konuştular, öyle yapıcı eleştiriler ve katkılar yaptılar ki onları tanıdığım o ilk günü hiç unutmadım.

Bundan altı yıl sonra, bu defa Mersin’deki 19. BİHAT’ta doktora çalışmamı sunduğumda; gülümseyen gözlerle onları salonda görmek yine çok güzeldi. Kongre sonrası ekskürsiyon, Kız Kalesi, Cennet Cehennem, Kanlı Divane gibi tarihi yerleri gezerken de otobüste de uzun uzun sohbet ettik. Yemekte Narlıkuyu’da bir balık restoranında aynı masada karşılıklı oturduk. O sofrada yemekten daha da güzel olan o muhabbetimizi, görüntü veya ses kaydı olarak kaydetmediğime hep üzülürüm. Fotoğraflar o anı bir kareye hapsediyor ama videolar sanki kaybettiğimiz kişileri yaşatıyor gibi, görüntü kayıtlarını izlediğimde sanki o kişi o an yaşıyor veya yanımdaymış gibi... 





Öğrencisi olma şansına sahip olamadığım Mekin hocamız; alanımızda bir duayen, iyi bir araştırmacı ve eğitimci olmanın yanında güler yüzlü, sakin mizaçlı, nüktedan, hoş sohbet ve saygıdeğer bir beyefendiydi. Katıldığım her BİHAT’da Nevin Hoca ve Mekin Hoca’yı en önde görmek, bana bu camiayi farmakognozi ailem olarak hissettirmiştir hep. En büyüğünden en küçüğüne herkese hoşgörü ile yaklaşan, eksikleri, yanlışları nazikçe anlatan, öğreten biri olarak hatırlıyorum Mekin Hoca’yı. Keşke daha çok tanıma, daha çok sohbet etme, birlikte çalışma sansım da olabilseydi.

Akademiye ve Türkiye’ye veda edeceğim belli olduğunda yıl 2018’di. Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı, düzenleyeceği 23. BİHAT’ın hazırlıklarını sürdürüyordu. Bu belki de benim, Amerika’ya yerleşme kararım sebebiyle, katılabileceğim son BİHAT olacaktı. Ben de farmakognozi aileme kendi ailemle veda etmek istedim ve kızımla, eşimle, anne-babamla katıldığım ve sunuculuğunu üstlendiğim toplantıda herkesle farkettirmeden vedalaştım. Nereden bilirdim kızımı seven, onunla şakalaşan Mekin Hoca ile son kez görüştüğümüzü...

Bir BİHAT’ta karşılaşıp bir diğerinde vedalaştığım ulu çınar, huzurla uyu, bizlere, farmakognoziye, bilime ve eczacılığa kattığın herşey için binlerce kez teşekkürler, ruhun şad olsun...

Anısına en derin saygılarımla...

Mekin Hocanın hayat hikayesini okumak isteyenler için Prof. Dr. Ekrem Sezik Hocamın veda yazısı https://eczacininsesi.com/benim-acimdan-detay.php?id=24


1 Nisan 2021 Perşembe

Hekimler ve Eczacılar İçin Akılcı Fitoterapi


Evde kaldığımız pandemi günlerinde sıkıntıdan olmadık şeylerle uğraştık. Ama bir yandan da kendimize, keyif aldığımız hobilerimize ve yeni projelere başlamak için bolca vaktimiz oldu. İşte tam bu süreçte sevgili hocam Prof. Dr. Didem Deliorman Orhan’dan bir mesaj aldım. Konu; ikimizin de çok sevdiği, başucu kitabı olarak kullanıp tavsiye ettiği Rational Phytotheraphy: A Reference Guide for Physicians and Pharmacists kitabının Türkçe çevirisinin yayınlanmasıydı. Hocam çeviri editörü olarak birlikte çalışacağı ekibi oluşturdu. Census Kitabevi ile birlikte yürüttüğümüz bu projeye dahil olduğum için çok mutluyum. Eminim çeviri kurulunda görev alan tüm hocalarım ve arkadaşlarım da aynı fikirdedir.

Kitap; tıbbi bitkiler, bitkisel ilaçlar ve fitoterapiyi, merkezi sinir sistemi, sindirim sistemi, üriner sistem, kardiyovasküler sistem, solunum sistemi vb. konular özelinde irdeliyor.  Bir yandan da hastalıklara karşı daha dirençli olmanın yollarından bahsediyor. Kitapta, özellikle farmakolojik ve klinik olarak etkili olduğu bilinen, bazı önemli tıbbi bitkilerin dozları, uygulama yolları ve etkilerinden de bahsediliyor. Akılcı Fitoterapi aynı zamanda cilt problemleri, travma, romatizmal hastalıklar, jinekolojik sorunlar ve ağrı tedavisinde fitoterapinin önemine yer veren pratik uygulamaya yönelik kapsamlı bir kaynak.

Günümüzde fitoterapötiklerin yararları ve olası risklerini anlatan doğru ve güvenilir Türkçe kaynak sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Dünya çapında uzun yıllardır, pek çok bitkisel ürünün; farklı farmakolojik, klinik ve toksikolojik özelliklerine ilişkin çalışmalar yürütüldü ve halen devam eden birçok çalışma var. Bitkisel ilaçların güvenlik ve etkinliğini belirlemek için yapılan kontrollü klinik çalışmalar ve tüm bu çalışmalardan elde edilen dataların analiz edildiği meta analiz çalışmaları sağlık çalışanları için çok değerli bilgiler içeriyor. Kitapta bitkilerin etkilerinden bahsedilirken bu literatür çalışmalarından da bahsediliyor ve kaynaklar ayrıntılı olarak açıklanıyor.



Uzun süredir ara verdiğim blogumda alanımızda yayınlanmış kitaplar hakkında kısa tanıtım yazıları yazmayı istiyorum. Serinin ilk tanıtım yazısı kendi emeğim olan kitap üzerine olsun istedim. Herkese keyifli okumalar...


Basında Akılcı Fitoterapi:
https://www.winally.com/2020/

Celcus Kitabevi: https://www.celsuskitabevi.com/

31 Mart 2021 Çarşamba

Zilker Botanik Bahçesi

Çocukluğumun Ankara’sında, ailecek gidip bütün bir günü güzel geçirebildiğimiz ve şehrin içinde yer alan 3 büyük park vardı. Bunlardan biri çok sık gittiğimiz; Çankaya’daki Botanik Parkı’ydı (Diğerleri de Atatürk Orman Çiftliği ve Gençlik Parkı). Belki de o günlerden kalma bir sevgi ve heyecanı, hala her botanik bahçesine gidişimde yaşıyorum.

Pandemi öncesi gezdiğim son botanik bahçesi Austin’in merkezinde yer alan Zilker Botanik Bahçesi’ydi. Uzun zamandır blogda anlatmayı düşünüyordum Zilker’i. Bu sabah instagramda güzel fotoğraflarını görünce; “haydi yazma günü bugün” deyip klavyemin başına geçtim.


Zilker Botanik Bahçesi fikri 75 yıl önce ortaya çıkmış, bu işe o yıl sadece 50 dolarlık bir fon ayrılmış. Sonra bağışlarla, kişisel çaba ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla 1964 yılında ziyarete açılmış ve yıllar içinde gelişmiş. Bahçe 28 dönüm (6.5 futbol sahası) üzerine kurulmuş. Yurtdışında gezdiğim diğer botanik bahçelerinden biraz farklı bir bahçe burası. Genelde botanik bahçeleri planlanırken açık alanda farklı toprak yapıları, kayalar kullanılarak farklı habitat ortamları yaratılır, o ortamlarda yetişebilen bitkiler ilgili adacıklarda bir arada yer alır. Kapalı alanda ise tropik-sıcak iklimi ve yüksek nemi seven bitkiler bulunur. Tabii bu botanik bahçeleri inşaa edilmeden önce planı yapılan bahçeler. Zilker Botanik Bahçesi ise şehirdeki klup faaliyetlerinin yürütüleceği bir merkez olarak düşünülmüş. Bağışlar, öneriler ve talepler sonrası yeni bölümler eklenerek bitki çeşitliliği zamanla artmış.



Bahçenin araç girişinin dışında sol tarafta zambaklar ve süsenler karşılıyor sizi. Aracınızı park ettiğinizde ise sukkulent ve kaktüslerin bulunduğu bölümle karşılaşıyorsunuz. Teksas sıcak iklimiyle bir çok kaktüs türüne ev sahipliği yapıyor. Austin'de evler arasındaki çayırlık ve meşeliklerde Aloe, Agave, Opuntia görmek ilk başta insanı şaşırtsa da zamanla gözünüz bu türlere hemen alışıyor.


Ilerleyerek ana binaya yaklaştığınızda, bina girişinde sizi dev bir havuz karşılıyor. Austin Pond Society tarafından düzenlenmiş havuzda çeşit çeşit nilüferler ve tatlı su bitkileri var. Biz eylül ayının başında gezdiğimizde hepsi çiçekliydi. Muhtemelen bahar-yaz boyunca tekrar tekrar çiçek açıyorlar. 


Ana binada (garden center) kütüphane, toplantı ve seminer salonu, hediyelik eşya dükkanı gibi bölümler gezilebiliyor. Hediyelikler arasında Teksas yabani bitkilerini anlatan kitaplar ve Teksas acı baklası (bluebonnet, Lupinus texensis) görselleri ile süslenmiş bardaklar, havlular, yastıklar, çanta ve t-shirtler var. Bizim botanik bahçesini gezmeye gittiğimiz gün, ana binada Austin Kaktüs ve Sukkulent Topluluğu’nun buluşma ve satış etkinliği vardı. Önce onu, sonra bahçeyi gezdik. Hava çok sıcaktı ve içme suyu alabileceğimiz bir yer bile bulamadık malesef. Çocukla gidecekler için yiyecek içecek yanında (her yer su olduğundan) terlik ve yedek götürmek şart. 




Bu bahçede karşılastığım yeni kavram xeriscape garden oldu. Xeriscape teriminin Türkçe karşılığı yok ama anlam olarak sulama ihtiyacını azaltan/ortadan kaldıran peyzaj/bahçecilik süreci olarak tanımlanıyor. Erişilebilir, bol veya güvenilir tatlı su kaynaklarına sahip olmayan bölgelerde teşvik ediliyormuş ve sulama suyuna erişim sınırlı hale geldiği için diğer bölgelerde de tercih edilmeye başlanmış. Bahçedeki xeriscape bahçe bölümünde bonzai ağaç yarışmasına katılan kişilerin ağaçları sergileniyordu. 






Bonzailerden sonraki patika bizi Taniguchi Japon Bahçesine götürdü. Burada çay evi adında bir çardak ve nilüferlerle dolu, içinde koilerin dolaştığı havuzlar vardı. Havuzlara şelaleden dökülen suyun sesi etrafa huzur veriyordu. Havuzların üzerine kurulu ahşap köprüden ilerleyip bambu tüneline ulaştık. Bu tünelde 15 farklı bambu türü biraradaydı. Öyle uzamışlar ki yolun iki yanında perde oluşturmuşlar resmen. 

 




Sonra bir sulak alandan (riparian area) geçerek çan kulesi, tıbbi bitki bahçesi ve Mabel Davis gül bahçesine geçtik. Tıbbi bitki bahçesinde güzel türler vardı, Amerika'nın yerli türleri ağırlıktaydı. Ama gül bahçesi Austin sıcağından pek de iyi durumda değildi. Sanırım bahar aylarında güller çiçekliyken gezmek daha güzel olur.


Bahçede eski çağlardan bu yana yaşayan (eğreltiler, ginkgolar gibibitkilere ayrılmış Hartman Prehistoric Garden; içindeki dinazor heykeli ve yerlere gömülmüş fosillerle özellikle çocukların ilgisini çekmeyi başarıyor. Bu bölümü gezerken yerlere dikkatle bakın çünkü 4 yapraklı yoncalar ayağınızın altında resmen halı oluşturmuş durumda.




Botanik bahçesinin tam ortasında Pioneer Village adında bir alan düzenlenmiş. Basit bir etnoğrafya müzesi gibi düşünebilirsiniz. O ara telefonla konuşmaktan hiç fotoğrafını çekmemişim. Hemen sonrasında yer alan kelebek bahçesinde kelebeklerin yumurtlama için seçtiği ve tırtılların yemeyi sevdiği bitkilere yer verilmişti. Etrafta bir sürü kelebek vardı. 

Parkın çıkışına yakın, meşeliklerin yanında çocukların oyalanabileceği bir alan var. Klasik çocuk parklarından çok farklıydı ama Defne’yi zor çıkardığımızı hatırlıyorum. 


Bu yıl pandemi nedeniyle bilet satışları internet üzerinden yapılıyormuş ve sayı kısıtlaması varmış. Gidemeyenler içinse bu anlattığım yerleri evinizden gezebileceğiniz bir sanal tur var. Şimdiden herkese iyi seyirler...

https://zilkergarden.org/virtual-tour/


Botanik bahçeleri ile ilgili eski yazılar için;