12 Ekim 2019 Cumartesi

Alıç Ağacının Gölgesinde Anadolu Bozkırları

Sosyal medyanın hepimizin hayatında az veya çok yer tuttuğu, bir günümüz gerçeği. Birçoğumuz, sosyal medyadaki kimliklerin gerçeklerden uzak, abartılı olduğu ve bu ortamlardaki kişisel paylaşımların sınırlı tutulması gerektiği fikrindeyiz. Bazılarımız içinse sosyal medya, günlük hayatta kendini ifade etmekte zorlanan, mahalle (ortam) baskısından çekinen, üzerine dikilen elbise içinde kendini bir türlü rahat hissedemeyenler için hayli özgür bir alan.


Benim kendime yakın fikirlere, zevklere ve yaşam tarzına sahip birçok meslektaşımla, bilim meraklısıyla, sanat severle, yazarla, çizerle sosyal medya üzerinden derin sohbetlere dalmışlığım, arkadaş olup sonra yüzyüze tanışmışlığım var. Bu kişilerden biri de; instagramdan tanıdığım kullanıcı adı ile @timelessheron, yani Mutlu Kart Gür. Kendisi Hikmet Birand’ı çok seven bir akademisyen, zoolog, biyolog, yazar ve çizer. Aylar önce onunla, çıkardığı son kitabı üzerine uzun uzun sohbet ettik. Blogumda kitaptan bahsetmek isterim deyince memnuniyetle kabul etti teklifimi.




Kitabın hikayesi 2011’de başlamış. Mutlu, Tuna Ekim hocaya gidip Hikmet Birand hocanın anısına bir bozkır kitabı hazırlamak istediğini anlatıyor. Tuna hoca birlikte çalışmayı kabul ediyor ancak yoğun programı sebebiyle editörlük işlerinin çoğunu Mutlu’nun üstlenmesini istiyor. Bunun üzerine Mutlu heyecanla, konusunun uzmanı biyologlardan yazılar ve görseller toplamaya başlıyor. Kitap ancak 2018 yılında yani Hikmet Birand hocanın ölümsüz eseri Alıç Ağacı İle Sohbetler’in yayınlanmasının 50., Anadolu Manzaraları’nın ise 60. yılında hazır hale geliyor. Basım için ilk ziyaret edilen yayınevi Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları oluyor. Başvuru hemen kabul edilse de kitabın basılması için gereken son düzenlemelerle kitap ancak 2019’da kitapçılardaki raflarda yerini alıyor.


Hayatının 39 yılını Ankara’da geçirmiş yani tam anlamıyla bozkırlı bir doğa sever olarak bozkırın önemini öğrenmem hayli geç oldu. Kafamdaki, her yere ağaç dikilir mi, her yer ormanlaştırılmalı mı gibi sorulara bozkır hakkındaki kitapları okudukça ve 90’lı yılların sonunda tanıştığım doğa koruma camiasından arkadaşlarımla sohbetlerimizde cevap buldum. Vardığım sonuç; bozkır ayrı bir habitattır. Cılız ve zayıf gözüken oysa çetin kışlara ve kurak yazlara dayanan otsuları, alıç, meşe, ahlat ağaçlarıyla, börtü böceği, kelebeği, tarla faresi, gelengisi, kızıl şahiniyle yani florasıyla ve faunasıyla bir bütündür, öyle kalmalı öyle korunmalıdır.

Kitaba dönecek olursak; bu güzel bozkır kitabının başında Hikmet Birand’ın kapsamlı özgeçmişini ve eserleri hakkında ayrıntılı bilgileri bulacaksınız. Kitaptan Türkiye ve Dünyadaki bozkır bitkileri, onların yaşamları, bozkır etnobotaniği, tuzcul bozkırlar, bozkırın yok olmakta olan bitki türleri ve ülkemizdeki bitki sosyolojisi çalışmaları hakkında çok şey öğreneceksiniz. Hepinize keyifli okumalar. Fikir ve yorumlarınızı unutmaz da aşağıya eklerseniz çok sevinirim.

Benim 14 Şubat 2012 tarihli Alıç Ağacı İle Sohbetler isimli yazımı okumadıysanız buyrun; http://kognozi.blogspot.com/2012/02/alc-agac-ile-sohbetler.html

Kitap hakkında yapılmış ve Tuna Ekim hocanın konuk olduğu bir radyo programı için; http://acikradyo.com.tr/botanitopya/tuna-ekim-ile-anadolu-bozkirlari-uzerine


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder