Çocukluğumun Ankara’sında, ailecek gidip bütün bir günü güzel geçirebildiğimiz ve şehrin içinde yer alan 3 büyük park vardı. Bunlardan biri çok sık gittiğimiz; Çankaya’daki Botanik Parkı’ydı (Diğerleri de Atatürk Orman Çiftliği ve Gençlik Parkı). Belki de o günlerden kalma bir sevgi ve heyecanı, hala her botanik bahçesine gidişimde yaşıyorum.
Pandemi öncesi gezdiğim son
botanik bahçesi Austin’in merkezinde yer alan Zilker Botanik Bahçesi’ydi. Uzun
zamandır blogda anlatmayı düşünüyordum Zilker’i. Bu sabah instagramda güzel
fotoğraflarını görünce; “haydi yazma günü bugün” deyip klavyemin başına geçtim.
Zilker Botanik Bahçesi fikri 75
yıl önce ortaya çıkmış, bu işe o yıl sadece 50 dolarlık bir fon ayrılmış. Sonra
bağışlarla, kişisel çaba ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla 1964 yılında
ziyarete açılmış ve yıllar içinde gelişmiş. Bahçe 28 dönüm (6.5 futbol sahası)
üzerine kurulmuş. Yurtdışında gezdiğim diğer botanik bahçelerinden biraz farklı
bir bahçe burası. Genelde botanik bahçeleri planlanırken açık alanda farklı
toprak yapıları, kayalar kullanılarak farklı habitat ortamları yaratılır, o ortamlarda yetişebilen bitkiler ilgili adacıklarda bir arada yer alır. Kapalı alanda ise tropik-sıcak
iklimi ve yüksek nemi seven bitkiler bulunur. Tabii bu botanik bahçeleri inşaa
edilmeden önce planı yapılan bahçeler. Zilker Botanik Bahçesi ise şehirdeki
klup faaliyetlerinin yürütüleceği bir merkez olarak düşünülmüş. Bağışlar,
öneriler ve talepler sonrası yeni bölümler eklenerek bitki çeşitliliği zamanla
artmış.


Bahçenin araç girişinin dışında
sol tarafta zambaklar ve süsenler karşılıyor sizi. Aracınızı park ettiğinizde
ise sukkulent ve kaktüslerin bulunduğu bölümle karşılaşıyorsunuz. Teksas sıcak iklimiyle bir çok kaktüs türüne ev sahipliği yapıyor. Austin'de evler arasındaki çayırlık ve meşeliklerde Aloe, Agave, Opuntia görmek ilk başta insanı şaşırtsa da zamanla gözünüz bu türlere hemen alışıyor.
Ilerleyerek ana binaya yaklaştığınızda, bina girişinde sizi dev
bir havuz karşılıyor. Austin Pond Society tarafından düzenlenmiş havuzda
çeşit çeşit nilüferler ve tatlı su bitkileri var. Biz eylül ayının başında gezdiğimizde hepsi
çiçekliydi. Muhtemelen bahar-yaz boyunca tekrar tekrar çiçek açıyorlar.
Ana binada (garden center)
kütüphane, toplantı ve seminer salonu, hediyelik eşya dükkanı gibi bölümler gezilebiliyor. Hediyelikler arasında Teksas yabani bitkilerini anlatan kitaplar ve Teksas
acı baklası (bluebonnet, Lupinus texensis) görselleri ile süslenmiş bardaklar, havlular,
yastıklar, çanta ve t-shirtler var. Bizim botanik bahçesini gezmeye gittiğimiz
gün, ana binada Austin Kaktüs ve Sukkulent Topluluğu’nun buluşma ve satış
etkinliği vardı. Önce onu, sonra bahçeyi gezdik. Hava çok sıcaktı ve içme suyu
alabileceğimiz bir yer bile bulamadık malesef. Çocukla gidecekler için yiyecek
içecek yanında (her yer su olduğundan) terlik ve yedek götürmek şart.
Bu bahçede karşılastığım yeni kavram xeriscape garden oldu. Xeriscape teriminin Türkçe karşılığı yok ama anlam
olarak sulama ihtiyacını azaltan/ortadan kaldıran peyzaj/bahçecilik süreci
olarak tanımlanıyor. Erişilebilir, bol veya güvenilir tatlı su kaynaklarına
sahip olmayan bölgelerde teşvik ediliyormuş ve sulama suyuna erişim sınırlı
hale geldiği için diğer bölgelerde de tercih edilmeye başlanmış. Bahçedeki xeriscape bahçe bölümünde bonzai ağaç yarışmasına katılan kişilerin ağaçları
sergileniyordu.
Bonzailerden sonraki patika bizi Taniguchi Japon Bahçesine götürdü. Burada çay evi adında bir çardak ve nilüferlerle dolu, içinde koilerin dolaştığı havuzlar vardı. Havuzlara şelaleden dökülen suyun sesi etrafa huzur veriyordu. Havuzların üzerine kurulu ahşap köprüden ilerleyip bambu tüneline ulaştık. Bu tünelde 15 farklı bambu türü biraradaydı. Öyle uzamışlar ki yolun iki yanında perde oluşturmuşlar resmen.
Sonra bir sulak alandan (riparian
area) geçerek çan kulesi, tıbbi bitki bahçesi ve Mabel Davis gül bahçesine geçtik.
Tıbbi bitki bahçesinde güzel türler vardı, Amerika'nın yerli türleri ağırlıktaydı. Ama gül bahçesi Austin sıcağından pek
de iyi durumda değildi. Sanırım bahar aylarında güller çiçekliyken gezmek daha güzel olur.
Bahçede eski çağlardan bu yana
yaşayan (eğreltiler, ginkgolar gibi) bitkilere ayrılmış Hartman Prehistoric Garden; içindeki dinazor heykeli
ve yerlere gömülmüş fosillerle özellikle çocukların ilgisini çekmeyi başarıyor. Bu bölümü gezerken yerlere dikkatle bakın çünkü 4 yapraklı yoncalar ayağınızın altında resmen halı oluşturmuş durumda.
Botanik bahçesinin tam ortasında Pioneer
Village adında bir alan düzenlenmiş. Basit bir etnoğrafya müzesi gibi düşünebilirsiniz. O ara telefonla konuşmaktan hiç fotoğrafını çekmemişim.
Hemen sonrasında yer alan kelebek bahçesinde kelebeklerin yumurtlama için
seçtiği ve tırtılların yemeyi sevdiği bitkilere yer verilmişti. Etrafta bir
sürü kelebek vardı.
Parkın çıkışına yakın, meşeliklerin yanında çocukların
oyalanabileceği bir alan var. Klasik çocuk parklarından çok farklıydı ama
Defne’yi zor çıkardığımızı hatırlıyorum.
Bu yıl pandemi nedeniyle bilet
satışları internet üzerinden yapılıyormuş ve sayı kısıtlaması varmış. Gidemeyenler içinse bu anlattığım yerleri evinizden gezebileceğiniz bir sanal
tur var. Şimdiden herkese iyi seyirler...
https://zilkergarden.org/virtual-tour/
Botanik bahçeleri ile ilgili eski yazılar için;