29 Mart 2012 Perşembe

Farmakognozi ve Botaniğe Yardımcı Kitaplar

Hafta sonu internette gezinirken Anadolu Üniversitesi'nde bulunan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Ön Lisans Programı için Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyeleri tarafından hazırlanan güzel kitaplara rastladım. Bu kitapları internetten pdf olarak indirmeniz mümkün. Konular tam olarak farmasötik botanik-farmakognozi müfredatı olmasa da bilgilerin güncel olması, kitabın Türkçe olması, güzel fotoğraflar ve çizimlerle desteklenmesi çok güzel. Umarım camiamız en kısa zamanda böyle güzel farmakognozi kitaplarına da kavuşur.

Bu kitaplardan birkaçının ders ismi ve linkleri:
Bitki Sistematiği I: http://ue.anadolu.edu.tr/eKitap/BIY201U.pdf
Bitki Morfolojisi I: http://ue.anadolu.edu.tr/eKitap/BIY107U.pdf
Bitki Kimyası ve Analiz Yöntemleri I: http://ue.anadolu.edu.tr/eKitap/KIM205U.pdf

Tüm Ders İsimleri ve Kitapların Listesi İçin: http://ue.anadolu.edu.tr/Tab/Dersler/Sayfalar/default.aspx

Kış Sonu Doğa Gezisi

Martın 3. hafta sonu güneş yüzünü iyiden iyiye göstermeye başlayınca, düştük yollara. Artık dağlara, ormanlara gitme vakti gelmişti. İstikamet uzun zamandır aklımızda olan Soğuksu Milli Parkı'ydı.

Ankara-Kızılcahamam yolunda Kurtboğazı Barajı'nı geçtikten sonra gördüğümüz milli park tabelası ilgimizi çekince sağa dönüverdik. 1-2 km gitmiştik ki çiğdemlerle karşılaşır karşılaşmaz durduk.


Orkide yapraklarının çıkıp çıkmadığını kontrol etmek için araziye dalmışken Ankara çiğdemlerini görmek bizi çok mutlu etmişti. Arazi muhtemelen bol güneş aldığından tüm kar erimiş, ama etraf daha yeşermeye başlamamıştı. Çiğdemlere bakarken etrafta uçuşmaya başlayan parlak sarı-yeşil renkli kelebekler bizi daha da heyecanlandırdı. Peşlerinden biraz dolansak da konmadıkları için bir poz bile fotoğraflayamadık kendilerini. Etrafta duyduğumuz kuşlara kulak kabartınca ağaçtaki miniğin bir çalıkuşu olduğunu gördük. 

Etraftaki meşe altlarında orkide yaprağı ararken etrafta dolanan birkaç kelebek daha gördük. Bu defa tetikte olan Çağlar güzel bir-iki poz yakalamayı başardı (Aglais urticae). Baktık ekibimizin bir kısmı (anne-baba) sıkılmaya başladı hemen arabaya atlayıp tuttuk Soğuksu yollarını.

Bilmeyenler için Soğuksu Milli Parkı, Kızılcahamam'da, Ankara'ya 78 km uzaklıkta. 1959'dan bu yana milli park. Batı Karadeniz'den İç Anadolu'ya geçiş kuşağında. Sarıçam, karaçam, köknar ve meşe yaygın ağaç türleri. Arazi volkanik olduğundan sıcak ve soğuk su kaynaklarına sahip, bu sebeple milli park içinde kaplıca olarak da kullanılan bir otel (ikincisinin inşaası devam ediyor) ve memba suyu tesisi var. Ayrıca Büyükşehir Belediyesi'ne ait bir tesis, idare binası, bir müze ve restoran garip gelecek ama bir de çim saha var. Milli parkta nesli tehlikede olan kara akbaba koruma altında. Ayrıca arazide karşınıza birçok kuş türünün yanısıra; ayı, kurt, tilki, sansar gibi yırtıcılar; geyik, yaban domuzu, tavşan, sincap gibi memeliler çıkabilir. 

Milli park girişi her zamanki gibi mangalcı piknikçilerle doluydu. Biz memba suyu tesisinin bulunduğu kavşaktan sağa döndük. Yolun kar-buzla kapandığı noktada inip yürüyüşe başladık. Ağaçlarda orman ağaçkakanları birbirlerini kovalıyor, çığlıklarıyla etrafı inletiyorlardı. O sırada dallarda fink atan iki sincapla gözgöze geldiğimizde neye bakacağımıza karar vermek baya zor oldu. 
Yola devam ettiğimizde solumuzda kalan dere kar sularıyla coşmuş gürül gürül akmaktaydı. Bu sene yağan yoğun kar yaşlı ağaçların sırtına büyük bir yük yüklemiş ki yola devrilmiş 2 büyük çam ağacı gördük. Bazı noktalarda da toprak kayması olmuş yolun ortası birkaç büyük kaya ile kapanmıştı. Tabii bunlar bizim ilerlememize engel olamadı...

Asıl hayalim ise uzun zamandır görmediğim (sanırım 5-6 yıl olmuştur) kardelenleri görmekti. Yıllar önce bu yolun ilerisinde, suyun sol tarafında otelin tel örgü ile çevrilmiş arazisinde görmüştüm onları. Bir hevestir yürüdük, kar yer yer öyle yükseldi ki dizlerimize kadar gömüldük. Ara ara durup etrafta cıvıldaşan baştankara, kızılgerdanları izledik. 

Sonra bir de baktık ki arazinin tam da hatırladığım noktasında kardelenler bizleri bekliyor! Derenin karşısına geçemeyeceğimiz için sadece 1-2 fotoğraf çekip boynumuz bükük yürümeye devam ettik. Ve  bir yamaçtan tırmanıp çıktığımız düzlükte yine kardelenlere rastladık. Bu güzel fotoğrafları Çağlar o noktada çekti. Biz yemek yerken hava serinledi, etrafımızda dolaşan kızılgerdan sıkıldı, gitti...



Başka neler mi vardı? Bol bol liken, yeşermeyi bekleyen çayırlar, tomurcuklanmasına çok az zaman kalmış ağaçlar... İnsanların ulaşamadığı noktalarda çılgınca yaşamına devam doğa...



Sincaplardan ve memelilerden arda kalanlar bulduk karlar üzerinde...

Güzel bir pazar gününü soğuk sebebiyle erken kapatmak zorunda kaldık. Hevesimizi bu seneki diğer arazilerde alırız umarım... Tekrarı olsun, çabucak olsun, gönüller baharda doğayla coşsun!

24 Mart 2012 Cumartesi

Anason, Rezene ve Kişniş

Geçen hafta farmasötik botanik laboratuvarında konumuz Umbelliferae (Apiaceae=Maydonozgiller) meyvelerinin karşılaştırılmasıydı. Konu dahilinde önce anason, rezene ve kişniş meyvelerinin morfolojik incelemesi yapıldı. Sonra meyvelerin kesitleri alındı. Öğrencilerimizin çoğu mikrotoma taş çıkartacak kadar ince kesitler almışlardı. Durum böyle olunca o güzel kesitlerin fotoğrafını çekip bloga koymak da bana düştü.


Umbelliferae meyveleri iki merikarptan (yarı meyveden) oluşan şizokarp tipi meyveler. Her merikarpta bir tohum yer alıyor. İki merikarpı bir arada tutan Y şeklindeki sapa karpofor (karpel taşıyıcısı) adı veriliyor. Meyvelere karakteristik kokusunu veren uçucu yağlar salgı kanallarında üretiliyor ve saklanıyor. Bu salgı kanalları meyvede düzenli olarak dağılıyor. Meyvedeki iletim demetlerinin bulunduğu yerler ise meyvenin üzerinde çıkıntılar meydana gelmesine sebep oluyor. Bu çıkıntılara kosta adı verilirken kosta arasındaki alanlara da valekulum deniyor. Meyvenin tepesinde bir stilopod ve çiçeğin stigmasından (dişi organın en üst kısmından) kalan parçalar mevcut. Stilopodda nektaryumlar (nektar salgılayan hücreler) yer alıyor. Bu, şemsiye şeklindeki Umbelliferae çiçeklerinin böcekleri çekmek için kullandıkları yol. (2003 bahar yarıyılında botanik uygulama dersine ilk defa asistan olarak girmiştim. Bu bilgiler o günlerden) 


Önce sırasıyla; anason (Pimpinella anisum), rezene (Foeniculum vulgare), kişniş (Coriandrum sativum) meyvelerinin loop altında çektiğim fotoğrafları:






Ve kesitlerin 10X4, 10X10 bütümelerde mikroskopta çektiğim kesit fotoğrafları (yine aynı sırada; Anisi fructus, Foeniculi fructus, Coriandri fructus)




Prof. Dr. N. Tanker'in Farmasötik Botanik Uygulama kitabında Umbelliferae meyve kesitleri karşılaştırmalı olarak yer alıyor. Bu çizimde Coriandri fructus, Ammi visnagae fructus, Cumini fructus, Anisi fructus, Foeniculi fructus ve Carvi fructus'un kesitlerini görüyorsunuz. 




Bu yazıda Umbelliferae meyvelerinin karminatif (midevi, hazmı kolaylaştırıcı) olduğu, uçucu yağların yanısıra kumarinler taşıdığından uzun uzun bahsetmek istemedim. Ama bu familyadan dereotu ile ilgili Prof. Dr. Kemal Hüsnü  Can Başer'in bir yazısını ekleyeyim, merak edenler oradan bilgi alabilir. http://khcbaser.wordpress.com/2012/01/22/dereotu/


Aynı familyada yer alan maydonozla (Petroselinum sativum) ilgili bir yazı yazma fikrim var. Sanırım yakında yazar, eklerim. 

13 Mart 2012 Salı

Physicians' Desk Reference (PDR)

Hepimizin gözüne çarpmıştır, alışveriş merkezlerinin marketlerindeki rafları, aktarlardaki standları hatta televizyon kanallarını doldurmuş bir sürü bitkisel ürün var piyasada. Rengarenk ambalajlarda satılan bu ürünlerin etiket bilgilerine baktığınızda göz boyama çabasını hemen fark ediyorsunuz. İlaçlardaki 3 altın kural "kalite, etkinlik ve güvenilirlik" bu ürünlerde olmasa da olur gibi genel bir kanı mevcut halkımızda. 



Okulumuzun merkez laboratuvarında bu tip sayısız ürünün analizini Farmasötik Kimya bölümünden Öğr. Gör. Murat Şüküroğlu yaptı (ve halen yapıyor). Sonuçlar bizler için hiç de şaşırtıcı değil. Çünkü tam da tahmin ettiğimiz üzere bu kapsüller, tabletler, iksirler, toniklerde; etikette beyan edilmeyen ilaç etkili maddeleri, kimyasallar, zehirli olabilecek farklı bitkiler karşımıza çıkıyor. Hatta bazılarının etiketlerinde, içerikte bir sürü bitki bulunduğu beyan edilirken ürün analiz edildiğinde bu bitkilere ait hiç bir şeyin olmadığı, iddia edilen etkinin ise gizlice eklenen 1-2 etkili maddeden kaynaklandığı anlaşılıyor. Bu olay en çok zayıflama ürünleri ve afrodizyak olarak pazarlanan ürünlerde görülüyor. 


E bu durumda ne yapmalı derseniz bitkisel ürün, vitamin alırken tercihiniz mutlaka eczane olmalı. Eczacınız, gereken durum (etki) için, Sağlık Bakanlığı tarafından onay verilmiş ürünleri, uygun dozda kullanmanızı önerecektir.


Peki farmakognozi derslerinde o kadar bitkiyi emek emek ezberleyip mezun olduktan sonra aklında 2 kelime kalmamış olan eczacılar ne yapmalı? Ya eczacı odaları/birliğin verdiği fitoterapi eğitimlerine katılmalı, Fitomed, Modern Fitofarmakoterapi ve Doğal Farmasötikler, Eczacı, Güncel Eczacılık gibi güncel dergileri takip etmeli,  ya da (dil sorunu yoksa) bir kaç kaynak kitap edinip en çok sorulan bitkilere ara ara göz atmalı. 



Physicians' Desk Reference (PDR) for Herbal Medicines, bu anlamda bir başucu kitabı. Dünya çapında bitkisel ürünlerin hazırlanmasında kullanılan bitkiler hakkında 700 kadar monograf içeriyor. Monograflarda; bitkinin Latince ve İngilizce adı, kullanılabilecek durumlar, kullanım şekli, bitki üzerinde yapılmış klinik çalışmalar, bitkinin kullanılmaması gereken durumlar, yan etkiler,  diğer ilaçlar/bitkilerle etkileşimleri, dozaj bilgileri yer almakta. Kitabın şu an 2004'deki 3. baskısını internetten satın alabilir veya üniversite kütüphanelerinden ulaşıp göz atabilirsiniz. 

PDR For Herbal Medicines 4. Baskı pdf'i

12 Mart 2012 Pazartesi

Üzerlik Üzerine

Üzerliği tanır mısınız? Çocukluğumdan bu yana hatırladığım nadir bitkilerden biri üzerlik. Ben Eskişehir'de kerpiçten köy evlerinin duvar diplerinde hatırlıyorum bitkiyi. Bitkinin Orta Anadolu'da geniş yayılış gösterdiğini ise yıllar sonra öğrendim. Sarımsı-gri-yeşil renkli yaprakları ve gövdesi olan, otsu, yerden bir karış yükseklikteki bitki; yaz tatillerinde beyaz çiçekleriyle süslenmiş olurdu.  Ayrıca boncuk gibi yuvarlak yeşil meyveleri sonbaharla sarı renge dönüşür, kopardığımda içinden 3 siyah tohum çıkardı. Bitki zarif görüntüsünün aksine çok pis kokardı, yoldan geçen hayvanların bu bitkiyi bu sebeple yemediklerini sanardım.
Bu fotoğrafı Eskişehir'deki Seyit Battal Gazi Türbesi yakınında çekmişti Çağlar. Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalının düzenlediği 7. PLOSWA kongresi sonrası düzenlenen ekskürsiyonda, 2007 Haziran'ı olsa gerek :)  


Sonraları ipe dizilmiş üzerlik tohumlarını görünce farklı illerin pazarlarında büyüklerime sordum. Nazarlık dediler, üzerlik tohumlarının nazarı, kötülükleri uzak tuttuğuna inanılırmış meğer. Hatta kendi kokusu yeterince kötü değilmiş gibi toplanmış-kurutulmuş bitkinin metal bir kürek içinde yakılıp evin içinde gezdirildiğini de gördüm daha sonraki yıllarda. Bitkinin bu şekilde nazar kovan tütsü olarak kullanımı da sadece ülkemize özgü değilmiş. Afganistan, Azerbaycan, İran, Irak, Özbekistan, Tacikistan'da da aynı inanış mevcutmuş. Müslümanlar gibi Yahudiler ve Zoroastrianlar da (İslamiyet öncesi bir inanış) üzerlik  yakıldıktan sonra dua etmenin; kötü düşünceyi, nazarı kovduğuna inanırmış. 

Üzerlikten nazarlık :)
Halk arasında şehit kanı dökülmüş yerde yetişir üzerlik derlermiş. İşin aslı şu ki; bu bitki fosfatı bol olan toprağı severmiş. Siz de ören yerlerinde, höyüklerde ve terk edilmiş köylerde rastlayabilirsiniz üzerliklere. 

Zygophyllaceae familyasında yer alan, Latince adıyla Peganum harmala (üzerlik), çok eski yıllardan beri insanlar tarafından tanınıyor ve kullanılıyormuş. Örneğin Ortadoğu'da  halusinojenik etkisi sebebiyle şamanik ayinlerde kullanıldığı hakkında kayıtlar var. Bu etkinin bitkide yoğun olarak bulunan indol tipi (beta karbolin yapısında) alkaloitler (harman, harmol, harmin) sebebiyle görüldüğü biliniyor. Aynı bileşikler depresyon tedavisinde de etkili (geri dönüşümsüz MAO-A inhibitörü). Ayrıca bitkinin ağrı kesici, iltihap engelleyici, barsak kurtlarını dökücü olarak kullanıldığı, bakterileri ve algleri öldürücü, böcek kovucu etkilere sahip olduğu yapılan çalışmalarda elde edilen diğer bilgiler. Tohumlar; uzun yıllar, sahip olduğu kırmızı boyar maddeler sebebiyle yün boyamada da kullanılmış...


Üzerlik ekstresi ve bitkiden elde edilen saf maddelerden biri olan peganin sıtmaya sebep olan protozoalara karşı çok etkili bulunmuş. Bitkinin antikanser etkileri üzerine yürütülen çalışmalar mevcut. Alzheimer tedavisinde kullanımı ile ilgili de bir iki cümle var genel kaynaklarda (ama literatüre hızlıca baktığımda herhangi bir yayına rastlamadım). 

Bu yazıyı yayınladığımda sınıf arkadaşım Berkay Karahan'dan bir mesaj aldım, bitkinin mide bulantısı yaptığını yazmıştı. Hemen yan etkileri ile ilgili bilgiler için elimdeki kaynaklara baktım. Bitki Avrupa-Amerika'da pek bilinmediğinden, bulunmadığından, kullanılmadığından olsa gerek neredeyse hiç bir kitapta bahsi geçmiyor. Sadece Indian Medicinal Plants'de  (J. P. Khare) buldum. Etkiler kısmını ekliyorum buraya. Berkay haklıymışsın tohumlarının emetik etkisi varmış :)



UV altında harmin ve üzerlik ekstresi 
Üzerliğin birden bire aklıma gelmesine sebep olan ise bu dönem 6. yarıyıl laboratuvarlarımıza eklediğimiz yeni alkaloit deneyleri. Bitki materyali olarak kolay temin edilebilecek, güzel, renkli deneylerle teşhisi yapılabilecek neler var diye elimdeki kaynaklara göz gezdirdim biraz. Plant Drug Analysis (A Thin Layer Chromatography Atlas) adlı İTK kitabında ve wikipedia'daki Harmal (bitkinin İngilizcesi) bahsi altında bu alkaloitlerin UV altında pırıl pırıl floresans verdiğini gördüm. Benim hoşuma gitti tabii ama öğrenciler için ders hep derstir, deney hep deney :) Onların benim kadar hoşuna gider mi bilemem, bence fotoğrafa ve İTK plaklarının görüntülerine bakın siz karar verin... 


1: Üzerlik tohumu 
    (MeOH ekstresi)
T1: Harmalol
T2: Harmalin
T3: Harman
T4: Harmin
T5: Harmol


UV 365 nm'de hiç bir revelatör kullanılmadan bakıldığında harmol dışındaki tüm alkaloitler çok net gözüküyor :)



Bu İTK kitabını herkes biliyordur sanırım. http://books.google.com.tr adresinden Plant Drug Analysis diye aratınca hemen çıkıyor zaten, oradan da plak fotoğraflarına, örnek solvan sistemlerine göz atabilirsiniz.