17 Temmuz 2013 Çarşamba

Bitki Çayları Kanserojen Olabilir Mi?



Alman Federal Risk Değerlendirme Enstitüsü (BfR) tarafından çaylar üzerinde yapılan bir araştırmanın ilk sonuçları iki gün önce (15.07.2013) kurumun web sitesinde yayınlandı. Çalışma, günlük hayatımızda çokça tükettiğimiz, sağlıklı olduğunu düşündüğümüz bitki çayları hakkında beklenmedik gerçekleri göz önüne serdi. Buna göre, bazı bitki çayları, hayvan deneylerinde kansere sebep olduğu tespit edilen maddeler içeriyor.


Araştırmanın amacı, Alman piyasasında bulunan bitki, bitki çayı ve gıdalarda kanserojen olduğu bilinen pirolizidin alkaloitlerinin miktarlarını belirlemek. Pirolizidin alkaloitleri (PA), aslında doğada 6 binden fazla bitkide doğal olarak bulunuyor. Bu madde grubunun bitkide neden üretildiği hala bir muamma olsa da bitkiyi etraftaki zararlılardan korumak amaçlı sentezlendikleri görüşü yaygın. Pirolizidin alkaloitleri üzerinde yapılmış önceki çalışmalar, (1,2 doymamış türevlerin) karaciğer rahatsızlığına ve kansere yol açabileceğini gösteriyor.

Araştırma kapsamında Almanya piyasasındaki 221 bitki çayı incelenmiş. Yapılan araştırmada rooibos ve yeşil çay örneklerinde belirgin düzeyde PA bulunmazken; papatya, nane, ısırgan otu, melisa ve bebekler için üretilmiş rezene çaylarında 3.4 mg'a (1 kg çayda) kadar çıkan miktarda PA bulunduğu tespit edilmiş. 

Federal Risk Değerlendirme Enstitüsü Başkanı Profesör Andreas Hensel, bazı ürünlerde beklenmedik yüksek oranlarda pirolizidin alkaloiti tespit ettiklerini ancak bu sonuçların tesadüfen mi yoksa çayların yeterince temiz olmamasından mı kaynaklandığının kesinlik kazanmadığını söylemiş. 

Federal Risk Değerlendirme Enstitüsü henüz yüksek oranda PA içeren çayların sağlığa zararlı olduğu yönünde bir uyarı yapmadı. Ancak uzun süre bitki çayı tüketilmesinin özellikle çocuklarda, hamile ve çocuk emziren kadınlarda risk teşkil edebileceği unutulmamalı. Yetişkinlere ise günde 5 sallama bitki çayından fazla tüketilmemesi tavsiye ediliyor.

Bizi ilgilendiren noktaya gelelim: Almanya gibi fitoterapinin yaygın olduğu ve denetimlerin sık yapıldığı bir ülkede bile durum böyle ise Türkiye'de yapılacak bir çalışmada çıkacak sonuçları düşünmek bile istemiyorum. Öğrenciyken farmakognozi derslerinde hocalarımızın bu konudan bahsettiğini hatırladım hemen. Papatya çayı adıyla aktarda satılan çayların çoğunun (PA içeren, bebekleri öldürebilecek düzeyde karaciğere toksik) papatyaya benzer Senecio çiçekleri bulundurduğunu anlatmışlardı. 

Bu durumda bize düşen görev; güvenilir firmaların bitkisel çaylarını tercih etmek, açıkta satılan markasız bitkileri, bitki karışımlarını kullanmaktan önemle kaçınmak. 

Herkese sağlıklı günler...

Web sitesindeki haberin orjinali: http://www.bfr.bund.de/ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder