1 Nisan 2012 Pazar

Maydonoz Zannetikleri Ottan Zehirlendiler

Çocukken de bitkilere ilgim olduğunu, topladığım çiçeklerin nektarlarının, meyvelerinin hatta sütlerinin tatlarına baktığımı hatırlıyorum. Büyük bir tehlikeyi ucuz atlattığımı yıllar sonra eczacılık fakültesinde öğrenci olduğumda anladım. Çünkü bitkiler yararlı, tedavi edici maddelerin yanında birçok zararlı madde de içeriyorlar. Bu maddeler hele de bir çocuk için çok daha zararlı hatta öldürücü olabiliyor.

"Kütahya'nın Hisarcık ilçesinde arazide oynarken maydanoz zannettikleri yabani otlardan yiyen 7 çocuk zehirlendi. Çocukların yediği otun maydanoz değil, zehirli baldıran otu olduğu anlaşıldı. Hastaneye kaldırılan çocuklardan ikisinin durumu ağır." Haber 31.03.2012 tarihli, CNNTürk'ün web sitesinden. http://video.cnnturk.com/2012/saglik/3/31/baldiran-otu-7-cocugu-zehirledi . 

Ülkemizde baldıran otu, ağu otu, yılanotu gibi isimlerle tanınan Conium maculatum, konin, konisein, konhidrin gibi alkaloidler taşıyor. Baldıran zehirlenmesinde bulantı, kusma, tükrükte artma, midriyazis, çift görme, körlük, taşikardi, bradikardi, konvülsiyon, merkezi sinir sisteminde baskılanma, karaciğer ve böbrek hasarı meydana geliyor. Bitkinin yandaki temsili çizimine göz attığınızda, baldıranın aynı familyada (Umbelliferae, Maydanozgiller) yer alan maydonoza ne kadar benzediğini net olarak görebilirsiniz.

Benzer bir haber Malatya'dan (16.09.2011). Akçadağ'da evlerinin dışında dolaşan amca çocukları Perihan, Yusuf, Ayşe ve Cengiz Taştan, topladıkları “pıtrak” tohumlarını yediler. Bir süre sonra evlerine dönen çocuklar, mide bulantısı, kusma ve ishal şikayetiyle yakınları tarafından hastaneye kaldırıldı. İki gün tedavi altında tutulan çocuklarda zehirlenme sonucuna bağlı olarak karaciğer yetmezliği geliştiği tespit edildi. Çocuklardan birinin karaciğer nakli olmasına karar verildi. Çocukların ailelerine ısrarla sorulması üzerine, çocukların halk arasında “pıtrak” adıyla bilinen Xanthium strumarium bitkisinin tohumundan yediklerinin anlaşılmış.

Evimizde baktığımız bazı süs bitkileri, arazide yetişen güzel görünümlü meyveler, renkli çiçekler çocuklar için çok ilgi çekici olabiliyor. Sağlık Bakanlığı tarafından 2007 yılında basılan "Birinci Basamağa Yönelik Zehirlenmeler Tanı ve Tedavi Rehberi"nde birçok zehirlenme tipinin yanı sıra bitkilerle zehirlenmeler de ayrıntılı olarak açıklanıyor. İlgili bölümde, halk arasında tedavi amacıyla kullanılan bazı zehirli bitkiler (Ecbalium elaterium, Ricinus communis, Peganum harmala, Veratrum album, Mandragora officinarum, Urginea maritima, Cassia türleri, Rhododendron türleri), zehirli salon bitkileri (difenbahya, deve tabanı, Atatürk çiçeği), zehirli bahçe ve kır bitkileri (Amygdalus communis, Hyoscyamus niger, Atropa belladonna, Datura stramonium, Nerium oleander, Hedera helix, Robinia pseudoacacia, Colchicum türleri) ile meydana gelen zehirlenmeler hakkında bilgi veriliyor. Zehirlenmeye sebep olan bileşikler, hastada gözlenecek belirtiler ve bulgular, tedavide kullanılacak yöntem ve antidotlar anlatılıyor. 

Kitabı bu adresten indirmeniz mümkün: http://www.akilciilac.gov.tr/


Peki biz neler yapabiliriz, çocuklarımızı nasıl koruyabiliriz? (http://www.bitkiselhaber.com/yazdir.php?haber_id=72133)

  1. Çocuklarımızı doğada yalnız bırakmayarak ve doğadaki bitkileri tanımadan yemenin sakıncalı olacağından bahsederek önlem alabiliriz.
  2. Evlerde bulunan salon bitkilerini çocukların ulaşamayacağı yerlere koymalıyız.
  3. Ev-bahçede bitkilerle uğraşırken eldiven takmalı, yaprakları koparırken, zararlı olabilecek bir sıvı fışkırabileceğini düşünerek yüzümüzü korumalı, kesme işlemi sırasında makas kullanmalıyız.
  4. Zararlı etki meydana gelmişse vakit geçirmeden UZEM'i (Ulusal Zehir Danışma Merkezi) (telefonu: 114 uzem@rshm.gov.tr) aramalıyız. Merkezdeki görevliler size yardımcı olacaktır. Onların tavsiyelerine göre en yakın hastanenin acil servisine gitmeniz gerekebilir.
  5. Acil servise giderken, bitkinin de götürülmesinde yarar var (bazen Türkçe isimler karışmaya sebep olabiliyor)
Sağlıklı günler...

8 yorum:

  1. korkutma ve uzaklaştırma hissi verdi bana bu yazın. amacının öyle olmadığını çok iyi bilsem de... doğada çocuğumu yalnız bırakmak da isterim elime eldiven takmadan bitkilere dokunmak da...

    sevgimle

    b.

    YanıtlaSil
  2. Amacım kesinlikle korkutmak ve uzaklaştırmak değil, ancak ölümcül olabilecek risklerden basit önlemlerle uzak durulmasını sağlamak. Çocuğum olduğunda onunla böğürtlen, frambuaz, kuşburnu, alıç, toplamaya gideceğimi hayal eden biriyim. Onunla salyangozları, solucanları elime alıp, ona doğayı, yaprakları, ağaçları, otları, böceğinden kertenkelesine tüm doğayı anlatmaya çalışacağım. Ta ki o sıkıldım diyene kadar. Bu hisler içindeyken onun bulup yiyeceği iki adet Atropa belladonna meyvesi (yaban mersinine benzer mesela)onun ölümüne sebep olabilecek kadar toksikken böyle bir yazı yazmaktan alamadım kendimi...
    Doğayla iç içe dostça yaşadığımız güzel günler, sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Bitkiler iki kenarlı bıçaklar gibidir. Bu bıçakla elma soyabilirsiniz, faydalı pek çok iş yapabilirsiniz, ama elinizi de kesebilirsiniz.
    Eğer anne-baba bilgiyi netleştirip bilinç ile temellendirebilirse, çocuğunun elini de bırakır, çocuğu tek başına doğada da yaşayabilir.
    Ayrıca eczacılık bilimlerinden farmakognozi aynı bitkinin sadece kullanılan miktarına göre aynı hastanın hayatını kurtarmak ile öldürmek arasındaki farkı da öğretir.
    Doğaya tehlikeli, masum gibi sıfatlar kazandıran bizim bakış açımız ve onu algılama şeklimizdir.
    Ç.

    YanıtlaSil
  4. Buradaki blogta da çok güzel bilgi var ve "into the wild" filminde dramatik bir vaka var.

    http://foragersharvest.com/into-the-wild-and-other-poisonous-plant-fables/

    YanıtlaSil
  5. Sizi kızdırabilecek bir post yazdım umarım botanikçi değilsinizdir.Postun adı "İstanbulensis Çiçeği"

    YanıtlaSil
  6. Sayın Bolat, yazınızı Google üzerinden arayıp buldum. Doğrudan botanikçi değilim malesef. Malesef diyorum çünkü isterdim. Turhan Baytop, Asuman Baytop, Neriman Özhatay, Hikmet Birand, Mehmet Koyuncu, Tuna Ekim, Mecit Vural ve daha bir çok botanikçimiz adına üzüldüm diyebilirim. Onlar ki ülkemizin bir çok türünü bilim dünyasına kazandırmakla kalmamış çok değerli öğrenciler de yetiştirmişlerdir. Eminim odalarında oturup maaştan şikayet edecek son bilim adamları onlardır. Vefaat etmişleri rahmetle, yaşayanları da saygıyla anıyorum...

    YanıtlaSil
  7. Akademisyen dünyası nedense bazı kötü örnekler dolaysıyla böyle bir izlenim bıraktı bende :(

    YanıtlaSil
  8. Üzüldüm, çünkü ülkemizdeki gerçek botanikçiler olan bu isimleri (ve unuttuklarım da beni mazur görsün) google'larsanız onların adlarının atfeldildiği türleri, onların doğadaki keşiflerini görebilirsiniz.

    YanıtlaSil